Thursday, April 26

hayatın anlamı siyah beyazdı

warning: the following blog contains examples of explicit language. children reading this blog must be supervised by an adult.

"voodoogirl for president" listeme yeni bir madde eklemeyi uygun görüyorum bugün. işten çıkmış, koşar adımlarla maçın en azından ikinci yarısının son yarım saatine yetişeyim modunda metronun içinden güvenparka gitmeye çalışırken şunu dedim kendime: ankara insanına yürüyen merdiveni tek sıra kullanmayı öğreten kişi olucam arkadaş. eğitimci kişiliğimle ayaktayım, olaya el atıyorum, evet.
pek tabii blogun başına geçme amacım politikacı kişiliğimle günün anlam ve önemine dair birşeyler yazmak, birtakım seslenmelerde bulunmak:

1. en büyük aşkım beşiktAŞK ama bu futbolla kupa finaline kalmış olmamız türk futbolunun ya da ligin kalitesinin bulunduğu noktayı çok net açıklıyor sanırım aah ah.
2. sanki mahalle takımıyız bebe takımıyız yahu. gol yiyince küsüp gol atınca gaza geliyoruz. paslaşmayı beceremiyoruz. aaah ah.
3. herneyse, nihayetinde finale kaldık önemli olan o. beşiktaşım oley.
4. sevgili tümer. evladım. annene bişey mi yaptık zamanında? nedir bu hırs? zaten beşiktaştayken de sevmezdim seni, futbolunla sergenin tipinle de ilhanın gerisinde kalmış olmak mı koydu canım sana? o attığın gölün girdiği kalenin direkleri de sana girsin canım benim. kevaşenin evladı seni.
5. sevgili tuncay. kız tuncay. tamam bakiyi de sevmiyorum pek ama götü başı oynatmakla olmuyo bu işler, kırmızı yanaklarınla like a virgin modunda bi adamsın ama bu oyun da karı gibi oynanmıyo güzelim.
6. sevgili ümit. allahın şaşısı ne gördün de neye itiraz ediyosun kenardan gözünün biri bi kaleye diğeri öbür kaleye bakarken?
7. sevgili uğur. hem tekmeyi geçir adamın kafasına hem de bişey olmamış gibi adamı yerden kaldırmaya çalış. şerefsiz köpek ne güzel öğretmişler sana fenerbahçeli olmanın inceliklerini.
8. sevgili fenerbahçe taraftarları. conconlukla taraftar olunmuyo. nasıl da sustunuz dinlediniz öyle uslu uslu. denyologlar sizi. "burası inönü burdan çıkış yok" oh mis.

tamam rahatladım, futbolla alakası olmayan ya da beşiktaşlı olmayan okurlara anlamsız gelebilecek blogumu burada bitiriyorum. ki bahsi geçen insanlara ne yazık ki söyleyebileceğim tek birşey var: hadi hisset bu hislerimi...

No comments: