Thursday, February 7

gidiyorum sevdiceğim yüreğimde


öğrencisiz günlerimizde ofiste artık işi iyice seda sayan programı moduna sokmuş durumdayız. dün herkesin evden yiyecek birşeyler getirmesiyle traditional pot luck günüydü, an itibariyle de size bu satırları yazarken bir yandan türk kahvemi yudumlamaktayım. bu öğrencisiz günlerin bize (bütçemize) en büyük zararı, her öğlen ankuva'da yenilen yemekler oldu bittabii. onun dışında sessiz koridorlardan kimsenin şikayeti yok. bugünün tek olayı ünitemizdeki speaking hocalarının değişmesi ve yerlerine bir adet college boy stereotipi kaslı sarışın amerikalıyla bir adet kibarlıktan kırılmak üzere olan ve sürekli kitap okuyan -yine amerikalı- bağyan gelmesi oldu. ben hazırlamam gereken bütün power point presentationları bitirmiş bi insan olarak sıkıntıdan yine bloguma sarıldım; ancak aslında eve gidip makineden çıkan kıyafetlerin istanbula götürülecek olanlarını ütülemek ve çantaya yerleştirmek gibi sıkıcı işlerle uğraşmam gerekiyor. valizimi aşkla ve anılarla doldurup yarın düşüyorum yollara, gelince yazarım. ben yokken yaramazlık yapmayın, sütünüzü içmeden yatmayın.

No comments: